Maçka, Trabzon-Gümüşhane karayolu üzerinde, 29. Km.de konumlanmış, doğal güzellikleri ve tarihi değerleriyle Doğu Karadeniz bölgesinin en önemli turizm merkezlerinden biridir.
Coğrafi konumu nedeniyle Maçka, antik çağdan itibaren tarihi İpek Yolu üzerinde önemli bir uğrak noktası olmuş ve adeta Trabzon’un güney kapısı vazifesi görmüştür. Tarihe Onbinlerin Dönüşü olarak geçen, Ksenophon tarafından kaleme alınan “Anabasis” isimli eserde Ksenophon komutasındaki askerlerin, M.Ö.4. yy. ’da ülkelerine dönmek üzere Trabzon’a ulaşırken, Maçka İskobel yaylasından(Theches Tepesi) denizi gördükleri ve askerlerin sevinç gözyaşları ile buraya yığma taştan bir anıt diktikleri bahse konudur. Bu anıtın kalıntılarının halen İskobel yaylasında olduğu tarihçiler tarafından belirtilmektedir.
Maçka yaylaları tarih boyunca, otokton halklar, Persler, Romalılar, Bizans, Komnenoslar, Türk Beylikleri ve Osmanlılar tarafından Doğu Anadolu’dan Karadeniz’e ulaşmak için geçiş güzergahı olarak kullanılmıştır. Araştırmalar dağlardan ve yaylalardan pek çok taş döşeli şose yolun geçtiğini ve Maçka’nın bir kavşak konumunda olduğunu ortaya koymaktadır.
Maçka sözcüğünün Kafkas dillerinden geldiği, sonradan yerli Hıristiyanların ağzında değişik biçimde söylendiği biliniyor. Şehirde çok fazla ceviz ağacı bulunması nedeni ile konar-göçer kabileler halinde buralara gelen Türk boyları şehre Cevizlik adını vermişlerdir.
Maçka, kültürel varlıkları, yemyeşil yaylaları, bol oksijeni, tertemiz suyu, leziz alabalıkları ve meşhur sütlacıyla tarihin ve doğanın kalbi olma sıfatını sonuna kadar hak ediyor…